Sohbet Girişi
* Şifreniz yoksa boş bırakabilirsiniz.

Kurban Bayramı: Sessiz Duaların, İçten Paylaşımın ve Gerçek Bayramın Adı

Kurban Bayramı: Sessiz Duaların, İçten Paylaşımın ve Gerçek Bayramın Adı
Kurban Bayramı: Sessiz Duaların, İçten Paylaşımın ve Gerçek Bayramın Adı

Kurban Bayramı: Sessiz Duaların, İçten Paylaşımın ve Gerçek Bayramın Adı

Kurban Bayramı…
Takvimde sıradan bir gün gibi duran ama geldiğinde insanın yüreğine ağır ağır dokunan, zamanın bile yavaşladığı, sokakların farklı koktuğu, evlerin daha sıcak hissettirdiği o özel zaman.
Bazıları için çocukluk anılarının en tatlısı, bazıları için ise en derin yoksunlukların hatırlatıcısıdır bayram. Ama ne olursa olsun, Kurban Bayramı geldiğinde, hepimiz aynı duygunun etrafında toplanırız: Paylaşmak.

Bayram sabahı, henüz güneş doğmadan uyanan bir annenin mutfaktaki telaşıyla başlar evin hareketi.
Kendine özenle ütülediği gömleğini giyen baba, bir yandan aynada kravatını düzeltirken bir yandan da çocukların neşesini duyar arka odadan.
Balkonlarda sabunlu suyla yıkanan eski halılar, pencereden dışarı bakan yaşlı gözler, sokaktan gelen kurbanlık sesleriyle birleşince, o günün başka bir gün olmadığı anlaşılır zaten.
Çünkü Kurban Bayramı, sıradan bir sabah değildir.
O gün, kalbin biraz daha hassas olduğu, kelimelerin daha ölçülü, bakışların daha derinleştiği gündür.

Kurban Bayramı Sessiz Duaların, İçten Paylaşımın ve Gerçek Bayramın Adı
Kurban Bayramı Sessiz Duaların, İçten Paylaşımın ve Gerçek Bayramın Adı

Kurban: Sadece Bir Kesim Değil, Bir Teslimiyettir

İnsan bazen yıllar içinde ibadetleri alışkanlığa dönüştürür.
Ama Kurban Bayramı, her yıl bize ibadetin özünü hatırlatır.
Kurban kesmek, yalnızca bir hayvanın boğazlanması değildir;
bir egonun dizginlenmesi, bir nefsin teslim oluşudur.

Hz. İbrahim’in oğlunu kurban etmeye razı oluşu, yalnızca bir peygamber kıssası değildir.
O kıssa, her insanın içinde yıllardır bastırdığı “en kıymetli” şeyi feda etmeye ne kadar hazır olduğunu sorgulatan bir sınavdır aslında.
Kimi için bir öfkeyi, kimi için bir kırgınlığı, kimi içinse bencilliği kurban etmektir bu.
Ve her yıl Kurban Bayramı geldiğinde, o sessiz soru yeniden düşer içimize:
“Sen neyi feda etmeye razısın?”

Bayram Yalnızca Zenginlerin Değil, Kalbi Zengin Olanların Bayramıdır
Kurban Bayramı’nın en güzel yanı, zenginle fakirin, büyükle küçüğün, uzakla yakının aynı sofrada buluşabilmesidir.
Ama o sofra yalnızca bir et yemeği sofrası değildir.
O sofra, bazen yıllardır aç kalmış bir gönlün doymasına, bazen yalnız bir yüreğin hatırlanmasına vesile olur.
Ve işte o zaman gerçek bayram orada başlar.

Küçücük bir mahallede bir komşunun zilini çalmak,
elindeki poşeti uzatırken gözlerine bakıp “Bayramınız mübarek olsun” diyebilmek,
kimseye gösterilmeden yapılan bir iyilik, sessizce bırakılan bir zarf,
bunların her biri bayramın en derin ibadetidir belki de.

Çünkü Allah, yalnızca kesilen kurbanlara değil, kalpten gelen niyete ve içten yapılan her güzel amele bakar.
Ve bazen en büyük ibadet, bir yetimin başını okşamaktır;
bir mezar taşı başında sessizce edilen bir duadır.

Bayram, En Çok da Hatırlamaktır

Yıllar geçer, insanlar değişir, evler dağılır, şehirler büyür.
Ama Kurban Bayramı geldiğinde, zaman bir anda geriye sarar.
Anneannenin dizinin dibinde yediğin şeker,
bayram sabahı büyükbabana özenle sarıldığın o an,
kokusunu bile unutmadığın bayram sabahı çorbası…
Hepsi birer birer geri gelir hafızana.
Bayram en çok da bu yüzden kıymetlidir;
çünkü hatırlatır.
Sadece geçmişi değil, sorumluluğu da…
Kimi unuttuğunu, kime ulaşman gerektiğini, hangi yarım kalmış duayı tamamlaman gerektiğini…

Affetmenin ve Sarılmanın Tam Vaktidir
Yılın başka hiçbir günü insanın yüreği bayram sabahındaki kadar yumuşak olmaz.
Ne kadar kırgın olursan ol, o sabah mesaj kutunu açıp birinden gelen “Bayramın mübarek olsun” cümlesiyle birlikte içinde bir yer çözülür.
Ve bazen o cümle, bir barışmanın, bir başlangıcın ilk adımı olur.
Çünkü Kurban Bayramı, sadece bir ziyareti değil, bir gönül yolculuğunu da anlatır.
Birbirimize sırt çevirdiğimiz günlerin ardından,
bir masada, bir dua içinde, bir bayram sofrasında yeniden buluşma fırsatıdır.

Yıllardır konuşmadığın bir dostu aramak,
bir özürle yarım kalmış bir hikâyeyi tamamlamak,
“Gel bu bayram barışalım” diyebilmek…
İşte bayramın gerçek yüzü orada saklıdır.

Son Bir Söz

Kurban Bayramı, kalabalık sofraların, yeni alınan kıyafetlerin, tatlıların ya da uzun yolculukların değil;
kalpten kalbe uzanan bir merhametin, paylaşmanın ve hatırlamanın bayramıdır.
Kurban sadece bir hayvan değil, aynı zamanda içimizdeki kibir, kırgınlık, bencillik, ihmal ettiğimiz sorumluluklarımızdır.
Ve her bayram, bu yükleri bırakmak için bir fırsattır.

Bu bayramda biraz daha sessiz olalım belki…
Ama daha çok hissedelim.
Bir kapıyı çalmaktan, bir mesaj atmaktan, bir el uzatmaktan çekinmeyelim.
Çünkü kim bilir; belki de senin bir cümlen, bir başkasının gerçek bayramı olacak.

Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Kalbiniz huzurla, sofranız bereketle, duanız kabul ile dolsun.
Gerçek bayram, içten gelen bir tebessümde saklıdır.

AyLiZ 65

İlk yorum yazan siz olun.

Cevap bırakın
Gerekli alanlar işaretlenmiştir. *

error: Content is protected !!